9 Kasım 2013 Cumartesi

Başlangıç

          Nereden başlamalıyım acaba? Senden öncesi ise nereye kadar gitmeliyim? Senden öncesi var mıydı? İlk tanıştığımızda darmadağındım. Enkazın altında kalmıştım. Annemin ölümü, verdiğim mücadele sonrası onu 42 günde kaybetmek, bir anda yapyalnız kalmak, mimozanın yaşattıkları, senden öncesinin çekip gitmesi, tamamen bırakmıştım herşeyi...
Sana yazdıklarımı okumaya cesaretim yok. Ne kadar yoğun yaşamışım, ne kadar çok sevmişim, ne çok yanmışım bunu bilmeye cesaret edemiyorum. Hocama rica ettim okumasını, bana soru sormasını boşlukları doldurmayı....


cok degdın
ıyı yaptın
kanattın
merhem oldun
kabugu kaldırdın
ama vardın


Bu ne demek
Yüreğime lafınla çok değdin oradaydın. İyi ki tanıdım seni.
Yaralarıma yeri geldi merhem oldun, evet...ama vardın???????
Yeri geldi sordun kabuğunu kaldırdın üzdün geri kanattın ama sen vardın. Oradaydın
Yanımda olmasan da
Yanımda değil çok uzakta idin
Vedalaşmıştık. Olmadı dayanamadık belki

ya alı Ahmet hasan önemli değil. O Kokusunu Keşfettiğim Yabancı bu yeterli. 

YARALIYAM DEĞME










          












        Her yana yazdım. Yaralıyam değme diye.Her gelen vurdu. bazen bir bazen daha çok kez. Sana ilk gün dedim yaralarımı, gizlemedim senden. Nasıl tanıştık hep onu düşünürüm. Hiç unutulmayacak o günü. 8 günün 7 günü netteydin. Sanki aylardır tanıyor gibiydim seni. Laptopu alıp balkondan gösterdiğin o manzara sanki yaralarıma merhem idi. Dili yeni açılmış iki lal gibiydik. gece gündüz bitmiyordu. Biliyorduk 8 günden sonrası yok. Olmadı. Tel yok derken. Seni o kongre için gittiğin şehirdeki otellerde tek tek arayıp bulduğumda, telefona çıktığında "...... beyle görüşebilir miyim?" dediğim de senin sesini ilk defa duymanın garipliği, o sesindeki haşmet, kalınlık vereceğin tepkiden çekinmem çok korkmuştum. Senin odada bulunan arkadaşlarının yanında yaşadığın şaşkınlık ile "yanlış numara" deyip kapatman. Yaaa ne çok yaramı gördün sardın merhem oldun. Yeni yaralar açsan da her seferinde her kızman la. bir gülümsemen , bir nç demen gönlümü aldı. Biriktirdiklerimi ağır ağır yazma vakti. seni kağıda dökme. Belki bir öykünün, romanın ilk sayfalarını oluşturma vakti. Gerçek misin hayal misin diyen kişilere cevap vermesem de, yaralarımı gösterme vakti. 



6 Kasım 2013 Çarşamba

KAL BU GECE

           Bu gece iyi bir gece değil. Sakın sorma bir şey emi. Niye gözünden yaşlar süzülüyor deme bana. Çalı kuşuna üzüldüğümü zannet. Saçlarımla oyna, karanlıktan korkan küçük bir çocuğu avutur gibi...

          

      Bir masal anlat içinde mutluluk olan, sonu kavuşma ile biten. Yatır göğsüne göz yaşım ıslatsa bile, hıçkırıklarım kesilene kadar sarıl bana, "Tamam" de "Buradayım korkma" de "Sen insansın anlıyorum" de.... İnanmasan da de. Kızıyorsun biliyorum gözyaşıma. Unuttun ağlamamı, unutturdun bana. Hani Teoman diyordu ya "Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim  incinirsin yine de sen bilirsin" bu gece yalanlar söyle. Hep sevip kavuşanları, mutlu olanları, sevdiğini hiç kaybetmeyenleri anlatılmayanları anlat bana. Gece uyanıp sıçrarım diye kork sakın bırakıp gitme. Bu gece kötüyüm fenayım. Ne olur gel kal bu gece.. 

Bak yine uyku yok gözümde
Zifiriyim bi yerlerde
Dur geri döndür beni sende
Ölüm olsan götür benide
İçtiğim şaraptı hayalin
Yakar bi cigara biterim
Dumanında yitip giderim
İçime seni çekerim of
Sensiz kötüyüm beterim
Çıkmaz sokağın biriyim
Öksüz kaldım yetimim ben
Sönmüş ateşin külüyüm
Zindan oldum hapisim ben

30 Ağustos 2013 Cuma

AYLAR SONRA

 SELAM KKY
Hocaya söz verdiğim halde aylar oldu sana yazmayalı, seni yazmayalı, elime kalem almayalı, aklımı toparlamam için bir tokmak lazımmış kafama inen, birinin kalbimi alıp avuçlarına tırnaklarını geçirmesi yada yüzme bilmediğimi biledikleri halde buz dolu bir havuza atılmam lazımmış. İşte bunlar oldu birden. Çocukluğumda beni en çok etkileyen kitabı netten buldum “Kalp Ağrısı”nı okumaya dalmışım Halide Edip’den göz yasları içinde, Kaba görünüşlü iri yarı bir komutanla olan yaşanması gereken ama yaşanamayan bir sevda. Okurken senin yazdığını bile görmemişim Bu haftam yoğundu evde dekorasyona başladım.
 İste sıkıntım çok fazla her an büyük gelişmeler olabilir, hayat nelere gebe bilinmez. Çalışma ortamımım en yüksek yer olsa da pislikten yıldım. Bilirsin hiçbir gün yalaka riyakâr olmadım. Baş eğmedim. Doğrumdan şaşmadım haram lokma yemedim. Bir gün olsun ast üst ayırmadım lokmamı hep paylaştım. Astlarım her zaman dışarıda görüştüğüm kişi oldular. Burada her şeye göz yumman isteniyor. “Çok pis alerjim var toza   diyorsun, adamın çözümü günlük rutin temizlik değil de “alerjisi olmayan bir başkası” arı kovanına çomak sokanlar sevilmez. Ama arılar bal yapmıyorsa kraliçe arıya bunu demek lazım. İlk müdürüm demişti “Müdür 20 kişiyi çalıştıramazsa, çalışan bir kişiyi her zaman gönderir diye”. Yazık bu kurum böyle ise 3 günde 10 kere tel açıyorsan (Ben utanıyorum adamlar öyle geniş ki takım elbise ile müdürlük taslayan bir yardımcı hizmetli) toz alınsın diye, yıl bık pes et diye kahve çayı bile yasaklıyorsa, sonra başkaldırınca kızmamak lazım (Türkiye de kızmamak değil sonucu hep sürgün yeni adıyla mobing oluyor”. Gelen gideni aratırmış derler inanmak istemedim. Ama sanırım öyle olacak. Bir ekstra kazancım yok, kaybım çok, belki çalışılacak tek kişinin de gitmiş olması, düzelecek denen şeylerin git gide bozulması, insanların binanın adına bakınca içinde yaşanılanlarında öyle olduğunu düşünmesi ne çok şey birikmiş. İşin garibi hala nefes almadan çalışıyorum. 3 ayda bir kere yıkanan lavaboya her girdikçe insanları rabbime sevk ediyorum. Bu düzende kalmaya niyetim hiç olmadı, elimde kalanım bir babam olmasa bugün gideceğim biliyorsun, KENDİMİ BİLE ALMADAN….
Kötü bir şey duymamak için doktora gitmiyorum artık. Sana söz verdim ve tuttum. Son raddeye kadar Yada sen gelip götürene kadar gitmek yok. “Bu can bu bedenden bezer, usul usul azar azar….”
 Seni özledim Kalp ağrısında her sayfada damlada sen vardın Seni yasadım senle yasadım Gözlerimden yaslar akıyor simdi, özlemden sanırım.
Yıllar sonra dönmek, düzen zordur yaaa. Alıştın mı insanca yaşama.
Ankara nasıldı Benle başka biliyorumJ YKM, Starbucks aradı mı gözlerin beni. Acaba burnunun direği sızladı mı? Hic özledin mi beni Hep bekliyorum canisiiiiii gelecek, geç kaldı. Ne oldu diye.
Gecen sabah bir şarkı dinledim
Tuhaf, çok tuhaf En yakınken en uzak,
Senin bir sevgilin var, Muhtemel benim de olacak,
Gizli bölmelere Saklamış gibiyiz,
Bütün yaşananlar, Biter mi bitince aşk?..
Olur da yolun düşerse
Bir kahveye uğra derim,
Ya da beş çayına.
Bir yudum sohbete beklerim
Çok ayıp mı olur?
Yakışık almaz mı davetim?
Bu kadar zor mu her şey?
Canımın içi seni çok özledim

Ben de uzun bir yola gittin farzederim
Kandırırım kendimi ne yapayım
Bütün hatıralarıma da saygılar arzederim
Ama unutur muyum asla, niye unutayım 


BEŞ ÇAYI DİNLE

20 Temmuz 2013 Cumartesi

MÜSLÜMAN OLMAK






















11 Eylül öncesi Amerika da evimin camına Türk bayrağı asmak istediğimde “Manyak mısın? Örgütçüler bırakmaz.” Demişlerdi. Onlar Saddam’dan kaçıyoruz deyip, Amerika’ya göçmen gelmişler, kira yardımı, yiyecek yardımı, hastanelerde çevirmenleri, okullarda part time işleri hazırdı. Sürekli Türklerin katliam yaptıklarına, bebeklere kadar öldürdüklerine dair filmler gösterdiklerini duymuştum üniversitede, itiraz edemiyorsun çünkü onlar Amerikan hükümetini arkalarına almışlardı. Camiye gelen 1-2 tane kişi vardı bunlarla beraber gelen ama Türk dostu olan.
“Benim adım Khan” filmini izlerken gözyaşlarımı tutamadım. Sadece üvey babasının soyadını taşıyan Hintli bir çocuğun, soyadı yüzünden öldürülmesini, Müslümanların yaşadığı zulmü gördüm.  Asperger sendromunu bile takmayan bir kadının aşkını, aile olmalarını, herkesin kendi dinlerini saygı içinde yaşamalarını, filmin ortasındayım, gözyaşımı tutamıyorum. Nedir bu gözyaşlarına sebep? Aşk mı, zorlukları yenmek mi, yapılan zülüm mü, canına kıyılan katledilen bir çocuk mu, bir babanın sadece başkana tek kelime demek için ülkeyi bir uçtan bir uca kat etmesi mi, filmin sonunda ne hissedeceğim acaba, çocuk geri dönmeyecek ama bu aşk mutlu bitecek mi?



17 Haziran 2013 Pazartesi

KÜVET HİKAYEM

Hanı vardır ya Nazım’ın ‘Küvet Hikâyesi”, benimde var bir küvet hikâyem.
    











  Kaç günün yorgunluğu uykusuzluğu, bugün işte ki sıkıntı derken eve gelirken plan yaptım. Girer girmez beni arayabilecek herkesi aradım. Telefonu kapatacaktım. Boyun yastığımı, kokulu mumlarımı, şöminem olmasa da özenip aldığım o uzun şömine kibritlerimi hazırladım. Kahvemi koyuca hzrıladım, aromalı krema ekleyip, üstüne krema sıktım büyük mugun kapağını örtmeden, Kokulu sabun, renkli kokulu köpükler, yer havlusunu, yeni aldığım Dan BROWN kitabını da aldım. En az 2 saat dinlenecektim. Tüm yorgunluğum gidecekti. Belki uyuyakalacaktım mum ışığında, bir baktım müzik eksik hemen mp3 ü buldum pilini kontrol ettim. Tamam dedim her şey hazır benim için. Küveti doldura bilirim dedim.  Duşa kabini açınca bir anda bayılacak gibi oldum. Sanki dünya başıma yıkıldı.


 https://www.youtube.com/watch?v=f82e5A_6xxQ

      2 haftadır küvette yün yıkadığımı unutmuştum bu yorgunlukla. Büyük kentte dere nerde tokaç nerde? Çocukluğumda kadın tutardı annem, tokaç yaptırılırdı. Tüm gün güneş altında o ağır kocaman tokaç vurulup yün yıkanırdı, kurutulup günlerde tek tek diderdik. Her ne kadar alerjiden dolayı yün yastık kullanmasam da yıkamam gerekliydi. Küvete yünü atıp ıslayıp, makine deterjanı ile yıkayıp, 3 gün iş dönüşü tekrar yıkayıp, çiğnedikten sonra otomatik makine da durulayıp sıkıp balkona atıyordum. Ama hafta sonunu hastane de geçirdiğim için ben küvette kalan yünü tamamen unutmuştum.  Tüm ümitlerim suya düştü.



        Yok nerde bende o talih, bünye alışık değil dinlenmeye keyf etmeye. Tüm keyfim kaçtı. 



10 Haziran 2013 Pazartesi

UNUT

https://www.youtube.com/watch?v=u8C5oRr_jTg



Gün gelir de beni unutursun, unutursun demiştin
Kalbimdeki bu derdi uyutursun, uyutursun demiştin

Ne ben seni unutabildim 
Ne bu derdimi uyutabildim
Ne bu gönlümü avutabildim

Unutamam seni unutamam gülüm
Unutamam canım unutamam
Unutamam seni unutamam gülüm
Unutamam canım unutamam

Aşkını çekerim geleceksin, geleceksin diyerek
Belki gözyaşımı sileceksin, sileceksin diyerek

Ne ben seni unutabildim o
Ne bu derdimi uyutabildim
Ne bu gönlümü avutabildim

Unutamam seni unutamam seni
Unutamam gülüm unutamam
Unutamam seni unutamam gülüm
Unutamam canım unutamam

Unutamam seni unutamam gülüm
Unutamam canım unutamam
Unutamam seni unutamam gülüm
Unutamam canım unutamam


Söz: Şekip Ayhan Özışık
Müzik: Şekip Ayhan Özışık






https://www.youtube.com/watch?v=O-STWcHq23E


Dün yine yapayalnız dolaştım yollarda
Yağmurlarda ıslanan bomboş sokaklarda
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni

Unutmak kolay demiştin alışırsın demiştin
Öyleyse sen unut beni yeter ki benden isteme
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni

Yıllar ikimizden de çok şeyler götürmüş
Sen yeni yuva kurarken beni paramparça bölmüş
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni

Unutmak kolay demiştin alışırsın demiştin
Öyleyse sen unut beni yeter ki benden isteme
Gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmadım seni
Unutamadım unutamadım ne olur anla beni

https://www.youtube.com/watch?v=bP1U5aB8TLY




Kolay olmayacak elbet uzulecegim
Mutlaka bir iz birakacak
Belkide cocuk gibi sana kusecegim
Seneler sonra utanarak
Dokunup birer birer sevdigin esyalara
Hatta belki aglayacagim
Aci cektigim dogru ama sen bana bakma
Ne olursa olsun seni unutacagim

Seni sevdigimi unut sevismelerimiz yalan
Unut benide her yalan gibi unut
O sevgiler ki yoktular onlar umitlerimizdi
Ne umitler yaslandi gel zaman git zaman
Ayrildigimizi unut yalnizliklar zaten yalan
Unut beni de her yalan gibi unut.

Kolay olmayacak elbet uzulecegim....

26 Mayıs 2013 Pazar

ÖZLEMEK Mİ....

Özlemek mi? Gölgeni görsem sarılacağım...


Gitmeliysen...

Ve eğer gideceksen,

Bir ayet bırak yüreğime,

Sabrı büyütenlerden..


Gittiğinde mi sensiz kaldım sanıyorsun? Ben senin yanındayken de çok sensizlikler yaşadım.





Ne gerek var kafiyeli cümleler kurmaya

Özledim işte, o kadar ..



Îlhan Ber
k


- Çok kırıldım. 

+ Kırık değildir kırık olsa duramazsın.



Taslaklardaki yazılarım gibisin yâr.. Ne temize çekebildim seni.. Nede vazgeçebildim..

"eğer" veya "için" türü sevgiyle 
gitmiyormuş, sevdiğini "rağmen" sevmek 
gerekiyormuş.

+Efendim yan masadan gönderdiler

-Nedir o?

+Hanımefendinin 'uykusuz gecelerinin hesabını' siz verecekmişsiniz.

Gelişiyle hayatımızı renklendirenler giderken sadece siyahı bırakır.


Ha ondan mesaj beklemişsin, ha otobüs durağında vapur.

Ölülerin arkasından konuşmak günahtır diye,gittiğin günden beri susuyorum..

Sağır bir "Aşk"a "lâl" olmakta varmış.. Duyamayacağını bilerek haykırmaya çalışmak.. Vee ağlamayı yağmurlara bırakmak..

Uykularımızı kaçırıp, camış gibi uyuyanlar var. Allah'ım biraz adaletin varsa, onlarda uyuyamasınlar.

23 Mayıs 2013 Perşembe

TEBEŞİR YAZISI

        Tam 6.5 ay oldu. Ne kadar korkmuştum o gün. Gene tektim  o tepeye çekmıstım arabayı, kullanamamıştım, korkmuştum. ne çok ağlamıştım tek başıma, küçük bir çocuk gibi yorgun düşüp uyuyana kadar.
         
Bu gün ne kadar sakindim. herşey çok basit olacaktı. tıpkı kolumdaki gibi. Hemen gececekti. İşte öyle olmadı. 15 dakıkada gececek derken yarım saatte gıt dedıler. Arabaya giderken bir anda agzımdan bir şeyin sızdığını hissettim. agzım kan dolmuştu.Bir insan kendi kanından korkarım. ne tükürebildim, ne yutabildim. acile nasıl gittim arabayı nasıl kenara cektım. anahtarı nasıl kıme attım acıle nasıl kostum bılmıyorum. kanlar sızıyor. anlatamıyorum. Kagıt aldım, yazdım, ılacı gosterdım. bır odaya aldılar. bır anda agzımı acınca bosaldı kanlar lavaboya. Ne çok korktum.


      Ahhh 17 ay oldu hep tektim. Bir sen vardın destektin. Sen istedin diye tedavi oldum ayakta kaldım. Söz verdim. Artık gerek yok. Ne ayakta durmaya, ne direnmeye... Sonuç aylar sonra ilk gün gibi olduktan sonra, sen olmadıktan sonra ne gerek var. Daha ağır bir tedavi, radyoterapiye. Geriye tebeşir yazısı siler gibi kara tahtadan 


tozum kalacak bir tek. Ne çok şey gizledim senden, söylemedim. Azımı bildiğinde bile çok dedin, ya tamamını bilseydin, gülen maske takılmış yüzüm yerine sırtımdaki yükümü görseydin ne derdin bana. YORGUNUM, BİTKİNİM, BİTABIM.... 

HAYIRSIZIN....

http://www.youtube.com/watch?v=-nvnbRFwn0Y


KAÇAK VE ANNE


Uçtum ateş üstüne, dağlansın diye sızım


Sorma halim ne olur, yoruldum anlamsızım.


Yağmur doldu içime, açım sigarasızım


Uyuyor musun anne ben geldim, vefasızım.



Suç oldu suç üstüne, her şarkım her yazım


Vuruştum türkülerle, kanla beslendi sazım.



Bir rüzgarın önünde, kaçağım kuralsızım


Duyuyor musun anne, yalnızım çok yalnızım.


Ah dalsam dizine, uyusam doymaksızın


Sabah olmasa gece, kaçmasam dermansızım.



Sür beni gül yüzüne, gitsem de kalsın sızım


Ağlıyor musun anne, gidiyor hayırsızım.


3 Mayıs 2013 Cuma

TASARRUF....

         SAĞOLASIN 
               BENİ DE BÖYLE ÜZDÜN, BENDEN DE TASARRUF ETTİN YA. MERAK ETME ÖĞRENİYORUM YABANCI DİLİN YANINDA SENDEN NEFRET ETMEYİ DE, BİR GÜN KARŞINA ÇIKINCA BENDE SAYMAK İÇİN İÇİMDEKİLERİ O DİLDE, MERAK ETME TASARRUF NASIL EDİLİR BİR GÜN İNŞALLAH SENDE GÖRECEKSİN. HERŞEYİ ÖĞRENDİM DE BİR SEVMEKTEN BİR GÖZYAŞLARIMDAN TASARRUFU ÖĞRENEMEDİİM....
    ÇOK SEY VAR İÇİMDE DENİLECEK. BEKLE...


«BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES GİBİSİN»

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin
Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
 
                                                    334 (1918) - Yaz - Kadıköy

6 Şubat 2013 Çarşamba

AŞKLAR AFFETMEZ...


http://fizy.com/#s/3xvmxc

Seni üzmek için gelmedim 
Kokunu çekti inan tenim 
Nedensiz sebepsiz değil 
Kapında kapında günlerim 
Acıya dayanırım hazırım 
Öderdim olsaydı günahım 
Civanım yazardım adını dağlara taşlara 
Acırım adına dökülen yaslara 
Gelemez kimse yerine 
Gelemez bu gönül izin vermez (istemez) 
Zalim küle donse yüreğin 
Aşklar affetmez 


Merhaba Kokusunu Keşfettiğim Yabancı
Söz verdim sana, dayanacağım ayakta kalacağım diye... Her şey yoluna girdi derken sanki tepetaklak oldu. Aylardır yazacağım sana diyorum. Kalbimden kan damlıyor yazmak isteyince siliyorum. Yürektekiler dile geliyor ama cam kırığı gibi konuşşsam kanatıyor sussam gönül yanıyor. Biriktiriyorum sen gelmeye gözyaşlarımı, solunda iken akacak. Ama söylemeyeceğim niye diye sana. Demiştin "Deve inadın var" diye, kolay kolay unutmuyorum. Derdim olsa da demeyeceğim dedim sana. Kolay kolay kırılmayan biriyken bir sözün beni ne kadar üzdü ve ağlattı. Ben seni hep anlamaya çalıştım. hoş gördüm. beni hoş göreceğin destek olacağın 2 gündü.. Sen ne yaptın? Yapmadığım bir şeyi yapmakla suçladın. Benim senden dileğim bir fatihaydı, gözümden akan yaş rahmetli annem içindi. Simdi desen ki ne var. Diyeceğim" yokkk bir seyim olsa da demem sana, sonra her şeyi yanlış anlıyorsun". Tam pilim bitti derken senle şarj oldum, söz verdim direneceğim diye, maskeler taktım yüzüme şuh kahkahalar attım. Bir yandan kustum, sonra bir şey yok gibi işime baktım. kapımı örttüm ağrıdan duramazken, sonra kapı çalınınca gülümseyip dinleniyordum dedim... Sırtıma bir demir yerleştirdim hep dimdik durur görünmek için ama demirde paslanıyormuş. İnsan tükeniyormuş. Gücü kalmıyormuş geldiğinde sımsıkı sarılmak istese de. Tam planlarım yoluna girdi derken rotam gene şaştı yolumu kaybettim gene, gönlümün pusulası neredesin?

1 Şubat 2013 Cuma

ELİMDE TEK KALANIM


 Doğum günün kutlu olsun...
        Dünyaya gelme sebebim den elimde kalanım, canım ilk ve ömür boyu sevdiğim nice mutlu yıllar... 
       BABAM, Bitanem İyi ki doğdun, Babaannemin duası vardı "Allah tuttuğunu altın etsin, ayağına taş değmesin, Allah başımızdan eksik etmesin"...