13 Haziran 2012 Çarşamba

Kokusunu Keşfettiğim Yabancıya 2




Kokusunu bilmediğim yabancıdan, kokusunu keşfettiğim yabancı olmuştun 9 ayda. Sana demiştim bir yazımda “Sevmeyi bilmiyorum bu yüzden. Seven birini görünce kırıp kalbini kaçıyorum. Sevmek güzel bir şeydi sanırım ama ben tadını unuttum. Her sevgide darbe aldım.“ Sen kendini çektin benden, ben senin fay hatlarını hareketlendirdim, yasaklar koydun bana karşı, duvarlar ördün. Baktın kendinden bir şeyler kaybolmaya başladı benliğinde, ben bir şeyler yapmalıydım. 

Bu canın bu bedenden bezdiğini düşündüğüm zamanlardı seni ilk buluşum. Yeniden hayata tutuluşum. Sensiz nefes alamam derken. Şimdi kendimden nefret ettirip kendi kendimi nefessiz bırakma çabalarım. Şimdi sen yoksun doktor boşluğunu bir solunum makinesi ile doldurmaya çalıştı. Tek sorun vardı. Senin tenin sıcaktı, omuzun yumuşak, kokun vardı, nefesimi açan. 
“Neden sevince sevilince kaçtım. Ama kaçarken hep kırdım beni unutsun nefret etsin diye?” Bak sanırım bu sefer becerdim. Birkaç uykusuz ve ağlamakla, hastanede serumla sakinleştirici ile geçen günden sonra, benden nefret ettin değil mi? Yüzümü güldürürken, göğüs kafesime bir kuş girdi sandım başta. Neydi içimde pır pır eden. Yanlıştı hataydı. Heyecandan da olsa olmamalıydı. 
“ Yüreğime soruyorum seni kimsin benim için? Öyle öğretmiştin bana, “Kimsem senin için yüreğine sor” demiştin... Yüreğimin sesini dinlediğim an kapatıyorum kulaklarımı. Sürekli içimden tekrarlıyorum. Çok korkan bir çocuğun kendini avutmak için sürekli “Korkmuyorum” demesi gibi, yüreğimin sesini duymak yerine bağırıyorum seslice söylüyorum içimden “Dosttan öte, sevgiliden az, Dosttan öte, sevgiliden az” diye. Ya bir gün seni seversem diyorum içimden. Dedim ya ben sevmeyi bilmem sevdiğimi sandığım gün kaybederim.” Bunu beceremedim sanırım. İçimden gelen sesi bastırmayı. Ama en iyi şeyi yaptım. Kendimi karalayıp sende, nefretini kazanmayı. 
Sana attığım o mesajlardan sonra, gözyaşları ile yıkayıp gökyüzünü, güneşi getirdim odama. Biliyordum doğan bu güneşle sen gideceksin. Odam, günüm aydınlandı derken, içim ruhum kararacak gene… Sanırım başarmıştım. Sen huzurlu ol. Kendini rahat hisset diye ben kendimi feda etmiştim. Sabah bir dostta anlattım gözyaşımı, kızdı “Akılsız, O seni tanımıyor mu? Mesajlarında dediğin yalanları uygulasan bir daha yüzüne bakamayacağını bilmiyor mu? Bu kadar kolay mı inanacak yazdıklarına” demişti. Belki de inanmak istedin, beni ne kadar tanısan da inanmak. Benim senden kaçtığımdan çok benden kaçmaktı niyetin. Biliyorsun “1000 km lik yol bile, ilk adımla başlar.” Birimiz başlatmalıydık. Senin iyiliğin için diye kendimi avutuyorum. Hiç dönmeyen kara trenle gidenler gibi, inandın gittin. Dünyanın bir ucunda bulmuşken seni, serin okyanus akşamlarında, Türkiye’ nin bir başka ucunda mı kaybedecektim. Kırmızını pembe etmişken o soğuk dağlarda, şimdi pembeleri kara eyledim kendi elimle… 
“Yanında yakınında olsam dilin lal olur, kalbin küllenir bilirim. Kapatırsın kendini bana yasağın olurum haramın olurum... Uzakta olmak, narçiçeğin olabilmek de güzel.” Hiçbir sıfatım kalmadı senin için. Beni kötü bilmenin yanında en acısı da bu belki. 5 saat önce narçiçeğinken, şimdi; 

“Sen benim hiçbir şeyimsin 
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım 
Henüz boş bir roman sahifesinde 
Hiç kimse misin bilmem ki nesin 
Ne çok çığlıkların silemediği 
Zaten yok bir tren penceresinde 
Ben benim hiçbir şeyinim… 
YORUMLAR


yabancı (25.06.2012) Okudukça derinlere dalası geliyor insanın
ama daldıkça
konuşmaktan çok
düşünesi geliyor
Bu gibi durumlarda insan dut yemiş bülbüle dönmek istiyor
şakıyan bülbülden çok
onun için sözü üstadına bırakıyorum
Üstadlar ne güzel demişler:
önce;
Alışırım zannettim yokluğundan acılanmam
Vazgeçmek zor senin o büyülü tuhaf sıcağından
Dön demeye utanırım zavallı korkularımla
Arkasına saklandığım gururumdan
Geri dön geri dön, ne olur geri dön
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
Geri dön geri dön, ne olur geri dön
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
Ah olur da bir gün sen de özlersen
Olur da bir gün sen de gözlerimle buluşmayı istersen
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
Her şey bana seni hatırlatır unutmak isterken
Utanırım hep o acılı şarkılarla ağlarken
Bazen bir dost ya da bir çiçekle evime gelirsin
Her şey seni hatırlatır da yeniden
Geri dön geri dön, ne olur geri dön
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
sonra;
Elimde, sükûtun nabzını dinle
Dinlede gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.
Yürü, gölgen seni uğurlamakta
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta
Yolu tam dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.
Ümidim yılların seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru bir yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgâra salıver gitsin.
en nihayetinde;
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni,
Gelme, artık neye yarar?
işte böyle!

doktor (18.06.2012) Umudu çalınmış eller vardır ya usul usul sessizce çekiverirsin yıkmadan,kimseler bilmez sanırsın.Oysaki sessiz çığlıkların vardır sahibini arayan.Buzlar Prensesi koyver gitsin, satmışım anasını dünyanın de kendin için de yaşa ve yaşat içindeki bitmez dünyalığı.

hakan zorlu (14.06.2012) Hakedene "hakkını" hakkıyla teslim edecek gönül divanesi formatında geçen kalem kavgasıydı okuduğum...İçinizde kopan fırtınalar, pişmanlık dem'inde sezilse de, özünde hüsn-ü niyetle refleksleriniz şekilleniyor...Koku / Esans / Parfüm denkleminde bir dünya kurmuşsunuz kendi saadet kozanızı örer gibi...Size acizane tavsiyemdir; ilmikler sıkı / motifler belirgin olsun ki buram buram "sevgi" kokabilsin gönül bağının dik ve sarp yamaçları... Selam ve dua ile hoşçakalın Ekin Hanım... 
Garip (13.06.2012) Merhaba Ekin SU
Bu kadar yazıyorsunuz da, bu kokusunu bilmediğiniz ve keşfettiğiniz kişi taştan mı? Biz burada mest olduk. Sevginizden, tutkunuzdan, öfkenizden ve fedakarlığınızdan. Acaba Onun hiç ruhu duyuyor mu? Yada umrunda mı? Ne kadar yasak olursa olsun size, bu kadar sevgiye karşın inandıysa sizin yalanınıza ayıp ona. "NARÇİÇEĞİ" bunu diyebilen biri sizin yalanlarınıza kanmamıştır bence, sadece inanmak istemiştir. Böyle bir sıfat kolay verilmez. Verildiyse de kolay kolay alınmaz. Hele bir yalan sözle... Bu yazılarınızı lütfen toparlayıp kitaplaştırın. Gerçekten çok başarılısınız. Tebrikler. 
dilek koç (13.06.2012) Uzaktan sevmek en güzelidir bazen..kalemine yüreğine sağlık tebrik ederim.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder