| |||||||||
Rıza BAŞTÜRK (11.07.2012) Sizi tebrik ediyorum yazınız çok güzel ve üç şeyi çok güzel işlemişiniz karanlık ve aydınlık. bunlar arasına sıkışmış gizem ve sır bunları biri birinden ayırt edip işığa doğru çıkmak aynı kirpıt tanesinin yanarken kendiliğinden sönmesi gibidir. söner sönerde ama siz yeniden bir kipriti yine çakarsınız işte eyer yeniden çakabiliyorsanız işte azda olsa bir işığınız ve de o işıkta gördüğünüz bir umudunuz varsa işte sizin için sevabıyla ,günahıyla bir yaşamınız geride kalmıştır demektir,bu kirpit tanesi işığını sonsuzlulaştırmayı becere biliyorsak ayne yaşıyor ve yaşatıyoruzdur ustat ne diyor biliyormusunuz HAYAT HAYAT OLSAYDI İSMİ GÖNÜL OLURDU GÖNÜL GÖNLÜ BULSAYDI BOZKIRLAR GÜL OLURDU. daha nice nice yazılarınızda buluşmak dileklerimle sevgi ile kalın atabey (10.06.2012) sukut çok şey ifade edebilir ama dil söylemezse sukut kabulden ikrardan sayılır.yürek yanıksa göz söyler gözde bakıp kaldıysa pişmanlık akla gelir...ağlamayana meme vermez anneler ama çok ağlayana da verilmez? alp (11.04.2012) sevgi, acı ve özlem hepsi insan için ayrı güzel ama yaşabilmek hepsi içinde deger bulabilmesi önemli duyguları düşünmeden yaşabilmektir esas olan hayatta ama insan bu degilmi zaten uçurtmalar rüzgara kapıldıgı için degil karşı koydugu için uçarlar her ölüm yeni bir başlangıç tır.bu dguları hissedebilmek ,yogurmak kalbinde belkide ama bunların tammamı bize ait olan özel şeyler bu yaşabilmek tadını çıkartmak olsa gerek amaç hoş ve içten bir yazı insanı yazmaya ve düşünmeye geçmişe yolluyor tebrikler fatma altay (10.04.2012) Tebr ediorum sizi SESSİZLİĞİMİN DİLİ iyiki varsınız....... kürşat (15.02.2012) çok hoş ve anlamlı..tebrik ederim.. Doktor (30.01.2012) şairin dediği gibi bakakalırım giden geminin ardından atamam kendimi denize.kalbinin büyüklüğüdür seni büyüten.bazen platonik olur yıllar unutturamaz adam gibi sevmeler vardır ya kalmışmıydı yüreklerde derken hala yenidir sıcaktır fırından yeni çıkmış ekmek gibi. ilke coşkun (16.01.2012) Ara... Boşluk... Kendinden kaçmanın içindeki yeni adı. Bunca zamandır kelimelerinden kaçışının cevabını vermekte zorlanıyorsun. Oysa dönüp dolaşıp geleceğin yer yine kelimeler dükkanı oldu. Senelerdir vazgeçemediğin tek şeye, harflerin ahengine takıldın yine. Delirmelerden geldiğin şimdiki yerde eski sayıklamalarını aradığını mı düşünüyorsun, yoksa bilmem kaç kere vazgeçişlerinin acısını mı çıkartıyorsun bu kaçışlarla ha? Kimse bilemez oysa. Senden başka kimse bilemez sırılsıklam çıktığın limanlarda ıslaklığın aslında ruhuna işlediğini. Sahi yüzleri neye benziyordu vazgeçişlerin? Kaçışların vücutları nasıldı? Artık bir önemi kalmadı. Sıcak bir gövdeyle, güneş gibi bir yürekle dinlendirdin ruhunun nemli yanlarını... Peki şimdi ne kaldı yazacak geriye? Daha çok şey varmış oysa yazılacak geriye... Senden sonra geleceklere söylemen gereken bir çok şey. Çünkü her vazgeçişin insanı 'buna değecek mi?' diye soracaktır kendine. Sorduğu soruların cevapları sende. Sende gizli cevapları söylemek zorundasın onlara. İşte bu yüzden kelimelerinden kaçamazsın. "Allah ne bilsin benim derdimi abi be ya? manitası mı olmuş hiç? ben sana ediyom duayı. sen gider anlatırsın." diyenlerin susmayan ellerisin. Koşmaya devam. Yol da bizimle koşarsa biter mi bu yol diyorlar. Biter... Sen kafanı yorma, biter... Hoşbuldum... cadı (07.01.2012) İnsanlık için umutluyum bu yazıdan sonra. Ne güzel şeydir,sevginin bu denli yüceltilmesi.Sevme nin bu çeşiti anlayan için bir hikmet.Anlamayan için ise büyük bir fırsatın kaçması.Bir insanı sevmek bir bütün olma isteğini doğasında barındırırken,aynı doğa sevenin özgür kalma isteğinide barındırır her zaman içinde. Karadaki deniz kızı (24.12.2011) İnsanların duyguları kokularından anlaşılırmış diyorsun ya arkadaşım o yüzdendir sanırım insanları tanıyamıyorum.Ama şu varki sevmekten hiç vazgeçmemek lazım bence,yorulmamak...Hele ki gerçekten sevmeyi bilipte "bilmem ben" diyenler...sevgiyle kalın.hoşkalın hacer (15.12.2011) tebrikler yüreğinize sağlık.. serden (07.12.2011) Bu kadar güzel edebi tadları yakalayacağını tahmin etmiyordum açıkçası.Tebrik ediyorum.Bazen ruhumuz sevgiyi yaşamak için yalanlarla avutulmak isteyebilir ama bedenlerimiz yalan söylemez.Bazen o diye ellerimizi tenimzide gezdirdiğimizde aslında ne kadar sevgiye hasret kaldığımızı hissederiz.Hepimiz sokak kedileri gibiyiz.bir gün arkadaşımı ziyarete gitmiştim,sakin bir yerde ağaçların altında oturup bişeyler yerken bir kedi geldi hemen elimdekini paylaştım,eğilerek önüne yavaşça koydum ama kedinin derdi yemek değildi hemen yüzünü ellerine sürdü defalarca!içim sızladı o an bir farkımız yoktu ikimizinde sevgiye ve sevilemye ihtiyacı vardı.kedi gibi sevdiklerimizin kucağında mayışmak dileğiyle:) bye yıldız (20.11.2011) Bu yazıyı okuduktan sonra keşke hayatımızda tanıdıklarımız ya da tanıdığımızı sandığımız kişiler yerine kokusunu bilmediğimiz yabancılar olsa diyesi geliyor insanın... Kırmızı Keman (10.11.2011) O kadar çok sevmişsiniz ki "sevmeyi bilmem ben" diyerek intikam alıyorsunuz bırakıp gidenden. Hatırlamak istemiyorsunuz nasıl da güzel sevdiğinizi. cemal (09.11.2011) güzel kokan insanlar... hakan zorlu (08.11.2011) mazideki yaşanmışlıkların bıraktığı derin izler, ancak bu kadar net izdüşümü bırakabilir günümüz gelgit'lerine...duygu patlamasının etrafa saçtığı acı / endişe / ızdırap ve korku kırıntıları sanki fitili çekilmiş barut deposu gibi heyecana sürüklüyor biz okuyanları...devamının geleceğinden en ufak bir şüphemiz yok..."kalem" sitesine renk kattınız / hoşgeldiniz su ekin hanım!..... |
7 Kasım 2011 Pazartesi
Kokusunu Bilmediğim Yabancıya 1
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder