18 Eylül 2012 Salı

KBY dan KKY ya GEÇEN BİR YIL


CANIMMMM, Bİ TANEM



Hiçbir şeyim her şeyim hiçim çokum Sanki 365 gün değildi. Yıllardır seni tanıyordum. Bazen gerçek olmasan da sol yanında olma uyuma hayali ile yatıyordum.
Bir yıl öncesi, günlerce ağlamıştım. Sonra 1 hafta izin 1 hafta rapor sürekli evde ilaçla umuştum. Daha doğrusu uyuşmuştum. Hiçbir şey hatırlamak istemiyordum. Uyanıp su içip, bir şeyler yiyip, tuvalete gidip tekrar yatıyordum. Rapor bitişi işe gittiğimde odama kapanmıştım. O geveze, neşeli, kıpır kıpır kişi gitmişti. İçimdeki çocuk ölmüştü. Sadece oturup verilen işi yapıp bir noktaya bakıp dalıyordum. Herkes birbirine soruyor ama kimse sormaya cesaret edemiyordu. Artık yediklerimi midem kabul etmez olmuştu. Bir gün sokakta çalışırken bir an gözüm karardı. Hasan abi anladı. Koluma girip beni bir AVM’nin yemek katına soktu. Benim gibi obur bir insan hiçbir şey yemek istemiyordu. Sonra aklına 1–2 ay önce çok zevkli yemek yediğimi söylediğim bir lokanta gelmiş. Arabaya atıp beni oraya götürdü. Yemek içecek ve tatlı söyledi. Her lokmayı ağzıma attıkça gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Belki biliyordu canımı yakanı, tahmin ediyordu ama susuyordu. Ertesi aksam nöbette bilgisayar ile oynarken yeni özellikler bulmuş, birçok yere dokunmuştum. Gece hatta birisi belirdi. O benim onu eklediğimi söylüyordu ısrarla, bende eklemediğimi. Sonra inandırmak için ne çok uğraşmıştım sapık değilim, bilgiyi kullanırım ama bu işi nasıl becerdim bilmiyorum diye. Nöbette olduğum için uyku derdim yoktu. Sabahı senle getirmiştim. Eve gider gitmez az uyuyup tekrar açmıştım bilgisayarı. O kadar uzaktaydın. Ama sanki yıllardır tanıyordum yanımdaydın gibi sohbet ediyorduk. Kaç gece sabaha beraber kavuşmuştuk.
2 gündür senin için, sana uygun bir hediye arıyorum, dolaşıyorum. Çok basit bir şey olmalı senle geçen bir yılı hatırlatmalı, seni kızdırmadan, sürpriz yapacak. Hiç bir şey sana yakışmazdı. Her şey sana azdı.
Ne çok oldun bende, sen hiç sallamasan da, toplu iğne ucu kadar değerim olsa da gözünde, sen bende ne çoksun. Sakın abartıyorsun deme bana. Yerlerde süründüğüm anda koltuk değneği oldun yeniden ayağa kalkmam yürümem içine çok uğraştın. Hep beni görmek istiyorsun diyorsun düşün bakalım geçen sene günde kaç saat seni görüyordum eve girer girmez sende oturma odamdaydın. Kitabı karşılıklı okuyorduk. Sonra ben kitabın 3. Sayfasında uyuya kalıyordum çocuklar gibi seni dürtmek kitap okurken dikkatini dağıtmak, küçük bir çocuğun annesinin paçasından sürekli çekiştirmesi gibiydi.
Ukalalığın, kibirin kadar alçak gönüllüğün de çok fazlaydı. Değişmez dediğim ender insanlardanken kariyerin seni de etkilediğini gördüm.
En çok ağlamam üzerdi seni. Her şarkıda gözlerim dolar ağlarken, şimdi o kadar az gözyaşı döküyorum ki. Sen gelince yüzüm gülüyor. Kokunla uyuyorum. Dedim sana ne yarınım ne yarından umudum var. Senle istediğim bir ömür olamaz en çok 10 ay vereceğin. Son bir ayı burnumdan getirsen de yeni gelin gibi kendini sürekli naza çekip iyice kibirlensende bilirim içinde bir yerlerde o balkonda neskafe içerken balıkçı tekneleri üzerinde güneşi batırdığımız, çayı demlemekten gocunmayacak bir can var. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder