3 Şubat 2012 Cuma

Balam Benim Aybalam




Bir anda kucağımda belirdin. Öpmeyi deli gibi istesem de, kokunu çektim içime. “Evet” dedim. “Bende bir şeyler bırakabileceğim geleceğe”. Çok sevmeliyim. Karnını sütle, yüreğini sevgi ile doyurmalıyım. 



Bir anne nasıl ayrılabilir yavrusundan, onu bırakıp nasıl işe ya da dışarı gidebilir. Çocuğunu başka oda da yatırınca gözüne uyku girer mi? Bir damla sütü boşa aksa içi yanmaz mı zebil oldu diye? Günlerce hiçbir şeye vakit yetmedi senden başka. Uykunu, banyon, beslenmen, alt değişimin derken vakit yetmiyordu bana. Sanki senin dışında yaşam durmuştu. Uzmanlık kurallarını yıkıyordum farkında olmadan. Herkese yapma dediklerimi şimdi kendi yavruma uyguluyordum. Sık sık kucağıma alıyordum. Tenimin sıcaklığını, kokusuyla yoğrul diye. Dişlerin çıkmaya başlayınca salya makinesine dönmüştün. Hep isterdin küçük parmağımla kaşıyayım ağzının içini. Az ateşlenmemiştin dişlerin patlayana kadar. Azıcık derdim hiç olmazsa bir saat uyusan da bende sızsam yanına köşene birazcık. Aslında dünyanın en uslu bebeğiydin birkaç gece dışında hiç uykusuz bırakmamıştın beni. Huzursuz olduğunda duşa girmiştim senle beraber. Yağmurda ıslanır gibi bana sarılıp suyun altında sakinlemiştin. Biliyordum belki hata yapıyordum seni mümkün olduğunca yakınımda yanımda tutarak. Sonuçta çalışan bir anne idim. Ya ben işe başlayınca, yokluğum yaralamayacak mıydı seni? İlk dişin patladığında diş hediği yapmıştı teyzen sana. Ben öyle adetleri çok anlamıyorum diye. Eve ilk girdiğinde mevlüdünü onun ayarladığı gibi. Benim gözüm senden başkasını görmüyordu ki. Kızmıştı. “Benimde iki çocuğum var. Bu kadar ilgi olmaz diye” Sen benim karnımda değil yıllardır yüreğimde büyümüştün. Onlar yavrularını 9 ay taşıdı, ben senin geleceğin günü bir ömür boyu bekledim. 

Aslında biliyor musun benim kuralları ilk yıkışım değil? Senden evvel yuvada çalışırken, nöbetçiyken gece yarısından sonra giderdim bebeklerin yanına. Bakıcı anneler banyo yaptıracaksa bende yardım ederdim. Beslerdim. Gazlarını çıkartırdım. Birini kucağıma aldığımda hepsi başlardı ağlamaya “beni de al” der gibi... Birinin beslenmesi bitip, gazı çıkartıldığında, diğerini aldıysam bıraktığım daha çok ağlardı. Saatlerce kalabilirdim yanlarında. Aslında onların en büyük ihtiyacı kucaktı. Anne sıcaklığı sevgisi ilgisiydi. Bazen evlatlık ya da koruyucu aile verdiğimiz çocuklarımızı ziyarete getirirlerdi. O zamanlar da anladım çocuğu besleyenin mama kadar anne sevgisi olduğunu. 

İnşallah güzel mutlu günlerimiz olacak. Sana yazılan yazıları okuyacaksın büyüyünce. İnsan kokusunun insan için niye önemli olduğunu o zaman anlayacaksın. Seni seviyorum yavrum... 




YORUMLAR


Karabina 
(21.06.2012) 

Ana başta taç imiş,
Her derde ilaç imiş,
Bir evlat ihtiyar olsa da;
Anaya muhtaç imiş...

Yürekleri merhametle dolu olan annelerimizin çoğalamsı dileğiyle,

"İnsanların içinde insan gördüğümde alnından öpmek" 

hakan zorlu 
(10.02.2012) 

Buram buram anne kokan nefis bir yazı okudum. Cümlelerin kuruluşunda kelimeler, sırasını bekleyen koyun gibi. Vakti zamanı gelince alıyor yerini usul usul.Öylesine kadife bir sarıp sarmalama var üslubunuzda, kulağa düşen "uçan tüy" gibi. Telaş, heyecan ve umutlar hep "anne" refleksinde hayat buluyor yalın bir biçimde. Elinize sağlık Ekin Hanım... 
neşet KA 
(06.02.2012) 

Hüdaya emanet ol. 
neşet KA 
(06.02.2012) 

Rahmetli annen olsaydı "böyle güzel yazacagına bul münasip bi koca doğur" dermiydi ? Bilemiyorum ama şunu çok iyi biliyorum,eminim "ben ne güzel bi kız doğurmuşum bu kız benden de güzel ana olur komşular"derdi.İşin edebi kısmına dair ahkam keser gibi iri iri laflar etmek istemiyorum ayrıca haddim de degil velakin iki satır laf etmezsekde muhabbet yarım kalıyor gibi.İnsanın iç güzelligi eline yüzüne yansırmış ebem öyle derdi.Senin ayrıyetten (çift "tt")kagıdına kalemine de yansıyor.Deniz hanım.deniz olmakda yarar.İclale de selam söyle rastlıyorsun ara sıra. 
yabancı 
(05.02.2012) 

bu sefer uzun bir ara verdiniz
bir deniz gibi bereketli olsun kaleminiz
özletmeyiniz



ORDA BİR ÇOCUK... BURDA BEN

Bir ana gülümserken yorgun ve güzel
Yüreği müjdelerle tüy gibi hafiflerken,
Orda, bir çocuk doğar sımsıcak dünyamıza
Burda ben...

Dal nasıl, yaprak nasıl, ekin nasıl büyürse
Toprak nasıl uyanırsa bir incecik yağmurdan
Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir nurdan,
Burda ben...

Koştuğu, atladığı, durduğu, uzandığı,
Düşüp kaldığı yerlerde gözbebeğim var.
Orda, toz-toprak içinde bir çocuk ağlar,
Burda ben...

Ne oyun oynamak ister, ne uyku ne su,
Ne elişi resimleri gönlünü alır.
Orda, bir uzak evde bir çocuk yetim kalır,
Burda ben...

Dokunsam, martı gibi uçup gidecek sanki,
Solgun yüzlü bir avuç kar.
Orda, bir gece yarısı, bir hasta çocuk sayıklar,
Burda ben...

Birden bire uyanır bir ana uykusundan,
Sapsarı bir korkuyla bakakalır nefessiz.
Orda, sabaha karşı bir çocuk ölür sessiz,
Burda ben...

Yavuz Bülent BÂKİLER

Su perisi 
(05.02.2012) 

Allah kimseyi evladından ayırmasın 
doktor 
(04.02.2012) 

Dünyanın en masum mahlukatıdır çocuklar.Mahlukat dedim çünkü Yaratılandır mahlükat. Kimi kıymet bilmez çünkü kolay bulmuştur.Belkide hiç aramamıştır.Benim gibi bir umut deyip 10 senedir arasalardı Yuvalarda bu kadar iş düşmezdi sizlere .Varsın olsun bunda da vardır bir hayır. Yüreğine sağlık 
yabancı 
(03.02.2012) 

yüreğine sağlık
kalemine bereket

anneliği ve aileyi
her ortamda anlatmalı
ve bütün değerlerin yıkıldığı günümüzde
sağlam bağlarla birbirimize bağlanmalıyız


annelerimiz ve sevgili yavruları için
şairin dediği gibi:

İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.

Acı nedir
Tatlı nedir... bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum.

Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini...
Tülün duvağın
Ben oldum!

Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
'Onun Annesi' diyorlar...
Bu yeter sevgilim bu yeter bana!

Bir dediğini iki
Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu kırdın...
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum.. Yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum...

Layık değildim
Layık gördüler
Annen oldum yavrum
Annen oldum!



Arif Nihat Asya


Halis Ayhanlı 
(03.02.2012) 

Anne sevgiisni ve çocuğun şefkat ve sevgi ihtiyacını o kadar güzel ve duru ve etkili anlatmışsınız ki, okurken çok duygulandım.
Annenin şefkati ve çocuğun sevgi ihtiyacı hala dünyanın en güçlü iki duygusu...
Dilerim bu yazınız bir başlangıç yazısı olur efendim. Nice yazılarınızı okumak dileğimle... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder